Yazı başlığından fırtınalı bir aşk, iki kadın ve paylaşılamayan bir erkek hakkında bir yazı bekliyorsanız sizi üzmek zorundayım. Yazımız bilgisayar bilimlerine önemli katkıları olan üç kıymetli bilim insanı hakkında.
Alan Turing, literatüre “Turing Makinesi” olarak geçen çalışması başta olmak üzere hesaplama ve bilgisayar bilimleri alanında öncü çalışmaların sahibi İngiliz bilim adamıdır. 1912-1954 arasındaki kısacık ömründe neler yapmamıştır ki Turing. Programlama, yapay zeka, kriptanaliz alanlarındaki çalışmaları günümüzdeki pek çok çalışmanın temelleridir.
Turing bir eşcinseldi. O dönemlerin İngiltere’sinde eşcinsel kimlik bir hastalık daha da ötesi bir suç olarak görülüyordu. Turing, 1953 yılında bir senelik yargılama süreci sonunda östrojen iğnesi kullanmakla cezalandırılmıştır. Ve ne acıdır ki sadece bir yıl sonra 1954’te evde yardımcısı tarafından ölü olarak bulunmuştur. İncelemeler sonucunda yetkililer başucundaki elmanın potasyum siyanid içerdiği ve Turing’in onu ısırarak zehirlendiğini söylemiştir. Ancak Turing’in ölümünün basit bir kaza olmadığı ve intihar olduğu üzerine söylentiler bulunmaktadır. Basit bir kaza sonucu veya daha acısı eşcinsel kimliğinden dolayı yaşadığı baskılar sonucu intihar etmiş olsa da, her iki durumda da çok değerli bir bilgisayar bilimcisi hayata oldukça erken bir yaşta veda etmiştir.
Turing’in anısına 1966 yılından beri her yıl, ACM (Association of Computer Machinery) tarafından bilgisayar bilimlerine katkı sunan bilim insanlarına Turing Ödülü verilmektedir. Çoğu zaman bu ödül bilgisayar bilimlerinin Nobeli olarak da adlandırılmaktadır.
1966 yılında Alan J. Perkis’e verilen ödül, ilerleyen yıllarda en çok en kısa yol algoritmalarından sıkça duyduğumuz Dijkstra, TeX severlerin hemen hatırlayacağı ve “Programlama Sanatı” (The Art of Computer Programming) kitabının yazarı Donald Knuth, “Yemek Yiyen Filozoflar” problemi gibi senkronizasyon problemlerini çözmek için kullanılan monitörlerin mucidi C. Antony R. Hoare, açık anahtarlı şifreleme alanına RSA algoritması katkılarıyla Rivest-Shamir-Adleman bu ödüle layık görülmüşlerdir.
Ödül nihayet 41. yılında bir kadına verilir: Frances Allen. Ve 2008 yılında ödül bu yazıya ilham verecek olan Barbara Liskov’a gider. 1932 yılında Amerika’da doğan Frances Allen, lisans eğitimini matematik üzerine almıştır, ve Michigan Üniversitesi’nde matematik masterına başladığı dönemde geçici bir süreliğine borçlarını ödemek üzere IBM’de FORTRAN programlama dilini öğretmek üzere çalışmaya başlar. Böylece başlayan IBM serüveni, ona 2000 yılında IBM araştırma ödülünü de kazandıracak 45 yılı bulur. Kod optimizasyonu ve derleyiciler konularında uzmanlığı ile tanınan Frances 2002’de ACM/Augusta Ada Lovelace ödülünü ve 2006’da ACM/Turing ödülünü alır. Frances, bu değerli ödülü alan ilk kadındır ve ne güzel ki son değildir.
En son ödülün sahibi Barbara Liskov 2002 yılındaki 29 sayfalık özgeçmişinde araştırma alanlarını işletim sistemleri, dağıtık programlama, programlama dilleri ve programlama metodolojisi olarak belirtmiş. Halen MIT’de çalışan olan Liskov, Amerika’da bilgisayar bilimleri alanında doktora derecesi alan ilk kadındır. Venüs işletim sistemi, CLU programlama dili, nesne tabanlı programlama Liskov’un 1970’lerden beri çalışmalarının ürünlerindendir. Liskov, 2004 yılında John von Neumann madalyası ve 2008 yılında Turing ödülünü almıştır.
Barbara Liskov’un 2008 yılı Turing ödülü sahibi olduğu haberini Türkiye medyasında birkaç blog dışında görmek zor ancak bilgisayar mühendisleri veya daha genel olarak yazılımcı dünyasında popüler bir site olan Slashdot.com’da* bu haber yer aldı.
Slashdot.com internet sitesinde bu haberin altına yazılan yorumlar, akıllı kadınların ancak “geek”(ot) olabileceği, güzel** ya da “normal” olamayacağı kandırmacası üzerine kurulmuş. Kadınların akıllı ve güzel olabilecekleri gerçeğini egoları nedeniyle kabullenemeyen erkeklerin mantık akışı genelde şöyledir: Akıllı kadın çirkindir, ne kadar akıllı da olsa zaten erkekleri cezbedemediği için mağluptur, o nedenle erkeklerin iktidarını zorlamaz ve ciddiye de almaya gerek yoktur. Aslında hiç de şaşırtıcı olmayan, hep bildik tartışmalar eril bir alanda bir kadının başarılı olması üzerine burada da sürüyor. Habere yazılan yüz küsür yorumda göze çarpan ise kadınların bu alanda yeterince sayıda bulunmadığını ve bu nedenle oldukça önemli bir sayıda kadının yeteneklerinin heba olduğunu söyleyen bir kullanıcıya cevap olarak yazılanlar şöyle:
– “Neden daha çok hamile erkek yok” diye de şikayet ediyor musun?
Hamile erkek ve bilgisayar bilimci kadını aynı derecede imkansız gören bu yorumcunun akıl almaz eleştirisine bir diğer yazar nazikçe erkeklerin bazı şeyleri yapamayacaklarını hatırlatıp “erkekler hamile kalma yetisine sahip değildirler ancak inanıyorum ki kadınlar erkekler kadar iyi bilgisayar bilimcisi olabilirler” demiş. Çok iyi bilgisayarcı olan bu muhteşem ancak saldırgan erkek yazarlar devam ederek şöyle demişler:
– Daha iyi sorular olarak şunlar da sorulabilir: Daha fazla erkek hemşireye, erkek öğretmene veya kadın çöpçüye ihtiyacımız var diye şikayet ediyor musun? Cinslerin eşitliği her alanda 50/50 kadın erkek eşitliği anlamına gelmez…
Bu argümanla gelen yorumcu bana Zeynep Göğüş’ün derlediği Kadınlar Olmadan Asla kitabında yer alan şu olayı hatırlattı:
“Üç koltuktan En Az Biri Kadınlara” başlıklı dilekçeyi imzalamayı reddedenler arasında hala genç sayılabilecek yaştaki bazı erkek gazeteciler vardı. Gazetenin erkek karikatüristi “İnanmadiğim seyi imzalamam” demisti. Önerisi, önce inşaat işçilerinin üçte birinin kadın olması koşulunun kabulü idi. Eşitliğe bu denli inanıyorsa, kel erkeklerin kel kadınlarla evlenmesi gerektiği cevabını verdim ona…”
Görünen o ki kadınların bilgisayar bilimleri alanındaki varlığı daha çok rahatsızlık vermeye devam edecek. Frances Allen ve Barbara Liskov’un başarısı hamile kalamayan erkeklerin aksine kadınların bu alanda çok iyi olabileceklerinin bir göstergesi. Yine Kadınlar Olmadan Asla’dan alıntılayarak bir Çin atasözü ile bitirelim: Gökyüzünün yarısı kadınlarındır. Nice ödüllere.
Suzan Bayhan (Bilgisayar Mühendisi)
*www.slashdot.com “News for nerds. Stuff that matters.”
** “Güzel” kavramı başlı başına bir tartışma konusudur.