Hakkımızda

2005 yılının son çeyreğiydi. Çoğu birbirini hiç tanımayan mühendis, mimar kadınlar bir e-grupta toplanmaya başlamıştık. O yıllarda “kadın mühendis”, “kadın mimar” vb. diye Google taraması yapılınca pek bir içerik çıkmıyordu. Hatta o zamanki grup katılımcılarının bir kısmının kendinden kadın diye söz etmeye bile kalemi varmamıştı. “Bayan dayanışması”, “Yaşasın bayan olmak”, “Bir bayan olarak” diye yazışılmıştı başlangıçta sürekli. “Aptal sarışın kadın” fıkrası atan bile olmuştu gruba. Yine de kısa sürede fark etmiştik ki, “o kadar okumuş” olma halimize rağmen cinsiyet ayrımcılığından kaçamıyoruz ve hepimiz bir biçimde buna maruz kalıyoruz. “Elinin hamuruyla” erkek işine burnunu sokmuş mimar, mühendis ve şehir plancı kadınlar olarak; maruz kaldığımız cinsiyet ayrımcılığı inkar edemeyeceğimiz kadar görünürdü. İş ilanlarında pozisyonların gereklilikleri madde madde sıralanırken açıkça “erkek aday”, “tercihen bay” diyorlardı. Bir gün birimiz e-gruba erkek IT müdürü arayan büyük bir holdingin ilanını aktarmış ve sormuştu “neden özellikle bay, kadınlar yapamaz mı bu işi? Bu ayrımcı iş ilanlarını şikayet edecek bir yer yok mu?” diye. Bir diğerimiz fikir vermişti “en azından Kadın Mühendisler e-grubu olarak sorabiliriz? Gerekirse gruptaki tüm mühendis kadınların isim ve alanlarını da yazarak. En azından adamlar biz kadın mühendislerin rahatsızlıklarından haberdar olurlar. Uygun görürseniz tabi…” diye.

Böyle başlamıştı işte 40’tan fazla kadın örgütü ve 1000’den fazla kadının destek verdiği “İş Yaşamında Ayrımcılığa Karşı İmza Kampanyası” süreci. Henüz 6 aylık bir grup bile değilken ve henüz yüz yüze tanışmazken… İlk kez Hürriyet İK’ya vereceğimiz röportaj için buluştuğumuzda görüşmüştük. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDEV)’in İstanbul Beyoğlu’ndaki Nahıl adlı mekanını seçmiştik.  Her anımızı fotoğrafladığımız yıllar henüz gelmediğinden o buluşmaya ait bir kare yok.

Kampanya umduğumuzdan çok daha fazla ses getirdi, Hürriyet’i Cumhuriyet ve Tv dahil başka basın ve yayın organları izledi. Bu arada kendisi de bir mühendis olan o zamanki CHP Adana Milletvekili Prof. Dr. Gaye Erbatur ile AKP İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu kampanyaya desteklerini açıkladılar. Ankara’dan arkadaşlarımız da sürece dahil oldu ve imzacıları temsilen bir grup kadın TBMM’ye giderek Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı* Nimet Çubukçu, CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur ve TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı ile görüştük.

Kampanyanın da verdiği coşkuyla düzenli olarak toplanmaya başladık. İlk yanıtlamamız gereken soru kurumsallaşıp da mı devam etsek, kurumsallaşmayıp da mı devam etsek idi. Sık sık AB fonu alalım, bize kesin verirler, tüzel kişilik kuralım önerisi gelirdi. Bürokrasisiz, ünvansız kadın örgütlenmesi bizi daha iyi tanımlıyordu. Dernekleşip hantallaşmaktan, içimizden birilerini başkan, sekreter vb. diye tanımlamaktan imtina ediyorduk. Kısa sürede fark ettik ki, tüzel kişiliğimiz olmadan da “Kadın Mühendisler, Mimarlar, Şehir Plancılar” adına muhatap alınıyorduk. Hiçbir zaman adresini verecek bir mekanımız olmasa da, biz bir adres olmuştuk! Hem kadın mühendisler, mimarlar, şehir plancıları için; hem de diğer kadın örgütleri açısından…

Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG)’nin “Kadın Emeği ve İstihdamı” toplantısına davet edildiğimiz 2007 Şubat’ında, TMMOB’de bir kadın örgütlenmesi kurulması için de ilk adımı atmış, İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’na Kadın Mühendisler Komisyonu kurmayı talep eden dilekçemizi vermiştik.  Hoş, bugün TMMOB sitesine baktığımızda “TMMOB’de Kadın Çalışmalarının Kurumsallaşmasının İlk Adımları” başlığı altında erkek üye adları görüyoruz hep. Bu da “Kadın erkek omuz omuza, hayatın her alanında” şiarımızın bir yansıması olarak değerlendirilmeliymiş. Sanırsınız ki, TMMOB’li erkekler “ne olacak bu kadın mühendislerin, mimarların hali” diye dert edinmişler; kadın çalışma grupları, kadın komisyonları, Cinsiyet Ayrımcılığı Takip Sekretaryası kurulmasına ön ayak olmuş, hatta sağ olsunlar Kadın Kurultayı düzenlemeyi bile akıl etmişler. TMMOB’deki kadın mücadelesinin ilk adımlarını kadın erkek birlikte attığımız yutturmacası, kadınların tarihinin çarpıtılmasının bir başka örneği oysa.

Biz o ilk adımları atarken ayağımıza basılıp, hareketimiz engellenmeye çalışılsa da; baretlerimizle ilk kez 4 Mart 2007’de “Dünya Kadınlar Günü”nü kutlarken çıktığımız meydanları sonrasında hiç boş bırakmadık. 2008 yılında 40. TMMOB Genel Kurulu’nda Cinsiyet Ayrımcılığı Takip Sekretaryası kurulması, Kadın Üyeler Çalışma Grubu ve Odalar bünyesinde Kadın Komisyonları kurulması kararı alınması için kürsüdeydik. 2009 yılında alınan 40. Genel Kurul’da kararların takipçisi olduk ve TMMOB’yi kadın üyelerinin maruz kaldığı cinsiyetçiliğe karşı taraf olmaya çağıran “Diplomalar Pembe veya Mavi mi ki” kampanyasını örgütledik. Kampanya finalini 1.TMMOB Kadın Kurultayı’nda yaptı.   Makina Mühendisleri Odası’ndaki 20’den fazla kadın, TMMOB’de bir Kadın Kurultayı düzenlenmesi önerisini ilk kez İstanbul Şube Genel Kurulu’na getirmiş, oybirliği ve alkışlara kabul edilen önerge nasılsa Makina Mühendisleri Odası Genel Kurulu’nda dikkate alınmamıştı. Çoğu grubumuzda yer alan kadınların talebi ve yoğun emeğiyle gerçekleşen bu ilk Kurultay, TMMOB’li kadınların TMMOB dışındaki kadınlarla da en çok ilişkilendiği Kurultay oldu.

2010 yılının en coşkulu günleri Dünya Kadın Yürüyüşü katılımımız idi. En hararetli günleri ise TMMOB Olağanüstü Genel Kurulu’nda kadın kotası tartışmaları sırasında yaşadık. 2011 yılının hatırası ise “Kız çocukları/Kadınlar ve Bilim ve Teknoloji Ulusal Uzman Organizasyonu” isimli Hollandalı bir kurum olan VHTO (National Expert Organisation on Girls / Women and Science / Technology) tarafından hazırlanan kadın mühendislerle ilgili belgesele katkımızdı. 2012 yılında bir araya gelme vesilelerimizden bazıları Mobbing (Yıldırma), İşyerinde Cinsel Taciz Atölyeleri idi. Film gösterimi ve atölye etkinliklerimiz için Filmmor, Amargi, Sosyalist Feminist Kolektif, Pazartesi Dergisi bize kapılarını hep açtı. TMMOB’nin çeşitli odaları da. 2013: Gezi’nin yılı. Çok söze gerek yok. Hepimiz Gezi’deydik!  2014 yılında ise en çok eğlendiğimiz ve ses getiren eylemlerimizden birini gerçekleştirdik. TRT’nin cinsiyetçiliğini bir kez daha duyurabilmek için bu kez sözümüzü şarkılı türkülü söyledik.

2015 yılı; 4. TMMOB Kadın Kurultayı sırasında yaşananlarla biz Kadın Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları’nın hafızasına kazındı ve kamuoyu da ilk kez TMMOB’deki erkek egemenliğinin boyutlarıyla tanışmış oldu. Bu Kurultay sırasında protesto haklarını kullanan arkadaşlarımız TMMOB Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada hain ilan edildi, isim verilerek hedef gösterildi. 2009’daki ilk Kadın Kurultayı’ndan beri dile getirdikleri, TMMOB’nin erkek yönetim kurulu başkanının ısrarla Kadın Kurultayı açılış konuşmasını yapmasına dair itirazları artık daha yüksek sesle, doğrudan ve tam da konuşma sırasında paylaşılınca “gürültü” olarak nitelendi.

2006 Aralık’tan 2014 Mart ayına kadar 37 e-bülten hazırlayıp sayısız basın açıklaması yayınladıktan, çeşitli eylem ve toplantı katılımlarından sonra bir süredir Kadın Mühendisler, Mimarlar, Şehir Plancılar Grubu olarak ortada yoktuk. Bu ara; bazılarımız için özel olanın politik olanı etkilemesi*, bazılarımız için TMMOB Kadın gündeminin öne çıkmasından oldu. TMMOB deneyimi sayesinde, karma örgütlerde kadın mücadelesinin, erkeklerle omuz omuza yürünen bir yol olmadığını bizzat yaşadık. Bu yolun erkeklerden gelen omuz darbelerine rağmen ama bu darbeleri görmezden gelmeyip bas bas bağırıp açık ederek, evet gerekirse “gürültü” yaparak yürünmesi gerektiğini biliyoruz. Evdeki şiddet için geçerli olan burada da geçerli. Nasıl ki, “ailenin itibarı”nı düşünüp “kol kırılır yen içinde kalır” diyerek susmayacaksak, meslek örgütümüzün itibarı zedelenmesin diye de sözümüzü yutacak değiliz. Kendi sözümüzü söyleyebilmemiz için bağımsız kadın örgütlenmesinin varlığının ne kadar elzem olduğunun da farkındayız. O yüzden bu grup olmasa, muhtemelen hiç tanışmayacak olan kadınlar olarak birbirimizden kopmadık. Belki de grubun en önemli kazanımlarından biri, birbirimizi, bu arkadaşlığı bulmak oldu. Şimdi hem aramızdaki dayanışma ağını yaymak, hem de sözümüzü daha geniş kitlelere ve daha yüksek sesle söylemek istiyoruz.

Mühendis, mimar, şehir plancı kadınlar vardır! Gezi’de kırmızı elbiseleriyle, şantiyede baretleriyle, fabrikada boneleriyle, ofiste topukluyla, kah kürsü önünde protestocu olarak, kah kürsüde hesap sorarken, gerekirse sokakta, gerekirse mahkemede…

 

*Aradan geçen süreçte iktidar değişmediği halde “Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı” kaldırıldı, kadın sorunları ve çözümleri aileye bağlandı!

* “Özel olan politiktir”in bir başka yansıması

Bekliyoruz!
Sitemizde yayınlanmak üzere fotoğraf, çizim, yazı ve haber yollayabilirsiniz. Deneme, söyleşi ve anılarınızı, kitap, film, tiyatro vb. eleştirisi, bilim & teknoloji haberi veya makale özetlerinizi bekliyoruz.
Kurallar
                                  • İnsanları; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal, etnik veya sosyal köken, mülkiyet, yaş, meslek, zihinsel ve bedensel engelleri nedeniyle aşağılayan, dalga geçen, espri konusu yapan, ayrımcı önyargıları yaymaya yönelik yazılar sitede yayınlanmaz.
                                  • İlkesel nedenler veya üslup kaygısı nedeniyle kasten yapılmadığı sürece yazım kuralları dikkate alınmalıdır. Yazım hatalarını düzeltme hakkı saklıdır.
  • Yazının içine eklenecek görseli, yazarın kendisinin seçmesini yeğliyoruz. Telif hakkı açısından sorun yaratmayacak en az bir görsel, yazar ismi, e-posta adresi ve çalışma alanı belirtilerek, yazıyla birlikte gönderilmelidir. Yazarın isteğiyle yazılar rumuzla da yayınlanabilir.